Şüphesiz bir otomobil delisi olarak özel arabalar listemde olmamasını hayal edemeyeceğiniz bir araç Amphicar Model 770! Hem karada hem suda giden araba olarak tarihe bu araç ilk yazdırandır. Bu güne kadar hiç canlısını görmediğim araçlardan birisidir kendisi. Muhtemelen göremeyeceğim de ama görmeyi en çok istediğim arabalardan birisidir bunlar. Bununla denize ya da bir göle nehire girmek ne kadar farklı bir duygudur. Düşünsenize karada gidiyorsunuz sonra bir anda suya girebiliyorsunuz ve hareket etmeye devam edebiliyorsunuz.
Hem Karada Hem Suda Giden Araba
Amphicar Model 770 olarak isimlendirilen bu otomobil tekne karşımı ulaşım aracı 1961 New York Otomobil Fuarı’nda tanıtıldı. 1961’de arabanın üretimi başlandı ve 1965’te üretim sona erdi. Üretimin bitmesinin arından 1968’e kadar araç pazarlandı. Hans Trippel tarafından tasarlanan bu amfibik araç Quandt Group tarafından üretildi. Trippel bu araçtan önce 1930lu yıllarda da bir çok yüzen araç denemesinde bulunmuş ancak bir çoğunda araçlar nehrin dibine inmiştir. Ancak Trippel pes etmedi ve azimle çalışmaya devam etti. Bazı bu arabadan 3.878 adet üretilmiş. Aslında bu araçtan 25 bin adet üretilmesi hedeflenmişti hayaller bu yöndeydi ancak ilgilenenlerden bu oranda bir tepki maalesef gelmemişti. Bu araba projesi o kadar maliyetli bir projeydi ki üretici firma bu araçtan sonra batmıştır. Bu araçların çok büyük bir kısmı Amerika Birleşik Devletlerinde satılmış. Bir rivayete göre Berlin polis departmanında da bu ilginç araçlardan bulunmaktaydı.
Görmüş olduğunuz gibi araç çok büyük bir araba değil. Tek kapılı üstü açık mütevazi bir spor araç görüntüsü bulunuyor. Yoldayken yerden bir hayli yüksek bir görünüme sahip ancak iş suya gelince pek yüksekte kalamıyor. Ön tarafında bombeli büyük bir bir cam bulunmaktadır. 1.054 kilogram ağırlığındaki bu arabanın sudaki hareketi arka tarafında bulunan ikiz pervaneler vasıtası ile yapılmaktadır. araç günümüz tekneleri gibi karbonfiber bir gövdeye sahip değildir. Yumuşak çelikten yapılmıştır bu araç. Tabi bu da biraz dezavantaj sağlıyor ancak 1960larda bu şekilde bir arabanın ortaya çıkması bile çok büyük bir olay.
İç tasarım hakkında bu araç için çok konuşamayacağım zaten bakar bakmaz her şey ortada. Arabanın içerisi de o döneme has bir tasarıma sahip. O dönemler her araçta görebileceğimiz türden bir direksiyon bizi karşılıyor. Normal arabalardan biraz daha fazla düğmeye sahip bu araç çünkü bu fazla düğmeler arabanın suda yol alması ile ilgililer. Üstü açılabilen bu arabanın şu iç tasarımı ile tam bir klasik diyebiliriz.
Amphicar Model 770
Bu arabanın motoru arka taraftaydı bununla amaçlanan şey suda giderken motora su girmesini engellemekti. Otomobil olarak gücünü arka tekerleklere 4 iler manuel bir şanzıman ile aktarıyordu. Araç aynı motor ile suda gidebilmesi için özel bir şanzımana sahipti. Sadece pervanelerin ileri veya geri yönde dönmesini sağlayan bu şanzımanla suda gidebiliyordu. Araçla suya girmek için ana şanzımanı boşa almak gerekiyor. Arabada İngiliz yapımı bir motor bulunmaktaydı. 1147 cc büyüklüğündeki motorla araç 4750 beygirde 43 beygir güç üretebiliyordu. 1961 yılı için son teknoloji olarak nitelendirilen bu araç ideal ağırlık ve harika çalışan bir kombinasyonda olduğu belirtiliyor.
Model 770 olarak isimlendirilen bu araçtaki 770 rakamı aslında performansından geliyor. Bu araç suda 7 demiz mili hızda gidebiliyor. Bu da. 12 kilometre hıza yaklaşık olarak denk geliyor. Aynı zamanda karada da 70 mil yani saatte 110 kilometre hıza çıkabiliyor. Rakamlara bakınca bu araba çok yavaş diyebilirsiniz ancak bu araba zamanına göre bir hayli ekonomikti ve 1960 yılından bahsediyoruz. Aslında kabul ediyorum performans açısından iyi bir araba değil iyi bir tekne de değil ancak bu araç tekne ve araba olarak mütevazi şeyler beklediğinizde sizi üzmeyecek bir makinaydı.
Ülkemizde de bu araç Hülya Koçyiğit tarafından biliniyor. Kendisi bu araç ile Yeniköy sahilden denize girerek İstanbul Boğazında görüntülenmiş. Sosyal medyada gördüğüm kadarıyla bu özel araçtan bir tane de Antalya’da bulunuyor. 1964 model Amphicar 770 arabalarından bir tanesi de KOÇ Grubu otomobil müzesinde olduğunu biliyorum.
Çocukluğumdan beri arabalara olan ilgim babam sayesinde başlamıştır. Araba manyağı seviyesinde bir ilgim var ancak bunu her ortamda dile getirmem. Teknolojiye ve bilgisayara olan ilgim kendimi tanımaya başladım başlayalı oldu. Şimdi ise kendimce kod yazabilen bir bilgisayar mühendisi olarak çalışıyorum.