Audi’nin spor modeli TT hakkında neler biliyorsunuz? Mesela bu modelin aslında Volkswagen Bettle ile çok fazla ortaklık taşıdığını biliyor muydunuz? Şöyle bir bakında tipleri de benziyor değil mi? Bu yazıda kısaca Audi TT hikayesini ele alacağız.
1990larda Volkswagen grubnun dizayn departmanı çalışanlarından Jay Mays ve Freeman Thomas Simi Valley, Cliafornia’daki ofislerinde bir otomobil üzerinde çalışmaya başlamışlar. Alman bir coupe model üzerinde çalışan bu ikili marka tarihindeki bu tipteki modellere göz gezdirmişler. Ve zamanında satın aldıkları NSU sayesinde olan NSU Prinz TT isimli modeli hatırlamışlar.
NSU’nun arkadan motorlu ekonomik arabası olan Prinz’in bir versiyonuydu bu model. 1960ların başında NSU markası Prinz TT adında bir model tanıtmıştı. Prinz üzerine temellendirilen bu model 1950lerde markanın motorsikletleri ile kazanılan Isle of Man TT yarış galibiyetini kutlama amaçlı üretilen bir modeldi. Bu modelin daha güçlüsü de TTS olarak isimlendirilmişti. Bu isimlendirmeler size Audi TT’den tanıdık geliyor di mi? TT ismi NSU markasına Tourist Trophu dediğimiz yarış adından geliyor olsa da Audi için hem TT bu anlama geliyordu hem de Teknoloji & Tradition demekti. Yani teknoloji ve gelenek
Audi TT Hikayesi
Isle of Man TT de bir tırmanma yarışıdır. 1907 yılından bu yana her mayıs ya da haziran ayında motorsikletler için düzenleniyor. Dünyanın en tehlikeli motor yarışı olarak anılır. Bir adada yapılır. Bu adada sadece motor yarışı değil arabalar ile çeşitli rekor denemeleri ve çeşitli yarışlar da yapılıyor.
90ların ortasına geri geldiğimizde bu ikilimiz modelin adının TT olmasına karar vermişti ve Audi yönetimi hem tasarımı hem de isimlendirmeyi beğenmişti. 1995 yılında Frankfurt motor showda lanse edilmişti. 1998 yılında ise konsept model neredeyse hiç değiştirilmeden üretim modeli olarak galerilerdeki yerini almıştı. 1999 yılında ise otomobilin üstü açık versiyonu piyasaya çıkmıştı.
İlk nesil Audi TT VW A4 platformu üzerine inşa edilmişti. Bu da otomobilin Golf, Bora ve Bettle ile aynı platformu kullanmasını sağlamıştı. İlk nesil TT, markanın 1.8 turbo motoruyla gelmişti. Bu otomobil gücünü ön tekere ya da Quatroo sihri kullanarak 4 tekere birden aktarabiliyordu. Coupe ya da üstü açılabilen versiyonu ile satın alabildiğiniz bu otomobil 180 beygir gücüyle yürüyordu. Tabi turbo yazılım vs derken bu gücü rahatlıkla arttırabiliyordunuz. 5 ileri manuel ya da 6 ileri otomatik vites ile bu otomobili tercih edebiliyordunuz. Aslında bu model sadece manuel vites ile piyasaya çıkacakmış ancak bir sebepten dolayı otomatik vitesi de piyasaya sunulmuş.
Sizin fikrinizi bilemem ama o dönemlerde dikkat çekeren bir tasarımı vardı bu otomobilin. Hatta benim neslimin sevdiği hayal ettiği bir otomobildi. Günlük kullanıma son derece uygun ekonomik, güçlü ve eğlenceli bir spor otomobildi. İlk nesil TT’nin tasarımı Kobe Bryant’ın Adidas tarafından tasarlanan ayakkabıya da ilham vermiştir.
Çocukluğumdan beri arabalara olan ilgim babam sayesinde başlamıştır. Araba manyağı seviyesinde bir ilgim var ancak bunu her ortamda dile getirmem. Teknolojiye ve bilgisayara olan ilgim kendimi tanımaya başladım başlayalı oldu. Şimdi ise kendimce kod yazabilen bir bilgisayar mühendisi olarak çalışıyorum.